Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Sabri Demircan, kalp hastalıkları ve kalp sağlığının korunması hakkında bilgi verdi.
Kalp hastalığı tanısı almış kişilerin şikayetleri arasında en sık; nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı ve bayılma bulunmaktadır diyen Prof. Dr. Sabri Demircan, “Fakat her göğüs ağrısı, nefes darlığı veya çarpıntı kalp hastalığı anlamına gelmemektedir. Hastalar bu şikayetlerle doktora başvurduklarında kişinin hastalık öyküsü ve genel risk profili öğrenilir. Ayrıntılı bir muayeneden sonra bu şikayetlerin yakınmaların bir kalp hastalığı sonucu olup olmadığı belirlenmektedir.” dedi.
Kalp çarpıntısına vücudun hormonal düzeyi ve fiziksel aktiviteler neden olabilmektedir. Hareketsiz kişilerde hafif bir fiziksel aktivite sonrası olan çarpıntılar kalp hastalığı nedeniyle olabileceği gibi; hareketsizlik sonucu, kondisyon eksikliğine bağlı olarak da oluşabilmektedir diyen Prof. Dr. Sabri Demircan, “Geceleri çarpıntıyla uyanan, istirahat halinde ataklar şeklinde çarpıntılar yaşayan, bununla birlikte göz kararması, göğüs ağrısı ve bayılma şikayetleri olan kişilerde bu çarpıntılar ciddi bir kalp hastalığının ya da ritim bozukluğunun habercisi olabilir. Erkeklerde 40’lı yaşlardan sonra kadınlarda ise 55 yaş ve menopoz sonrası dönemde fiziksel eforla oluşan ve artan, dinlendikçe geçen göğüs ağrılarının kalp hastalığını akla getirmesi gerekmektedir. Diyabet ve ailesel kolesterol sorunu olan, çok fazla sigara içen kişilerde genç bile olsa kalp damar hastalıkları görülebilmektedir.” diye konuştu.
Kalp yetersizliği sık karşılaşılan kalp hastalıkları arasında yer aldığını belirten Prof. Dr. Sabri Demircan, “Kalp yetersizliği kalbin kan pompalama kapasitesinin çeşitli nedenlerle düşmesidir. Kalp yetersizliği ileri evrelerde gündelik aktivitelerde kıyafet değiştirirken, banyo yaparken ya da gece uykudan uyandıran nefes darlığına sebep olabilmektedir. Kalp yetersizliğinin nedenleri arasında; doğuştan kalp adalesinde var olan bir sorun, uzun süreli kontrolsüz tansiyon veya ritim bozukluğu, kalp krizi sonrası kalp adalesinde görülen bir hasar veya hastalık ya da kalp kapak hastalıkları yer almaktadır. Kalp yetersizliği hastalarının hayat boyu ilaç kullanması gerekmektedir. İlaç tedavilerinin yanında hastaların da belli önlemler alması şarttır.” şeklinde konuştu.
Kalpte ritim bozukluğunun ilaçla, ablasyon yöntemleriyle ve kalp pili ile tedavisinin mevcut olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sabri Demircan, “Nefes darlığı; kalp yetersizliği, kilo fazlalığı, kondisyon düşüklüğü, ritim bozukluğu ya da kalp kapak hastalığının bir belirtisi olabilir. Kalpte ritim bozukluğu kalbin çok yavaş, çok hızlı veya düzensiz atmasına neden olur. Kişinin ailesinde erken ölümlerle seyreden genetik sorun olması, kalp yetersizliği varsa ya da kalp krizi geçirmişse ritim bozukluğu ani kalp durmasının bir habercisi olabilmektedir.”
Aralıklı, anlık tansiyon yükselmeleri ya da uzun süreli kontrolsüz tansiyon yükselmeleri kişinin yaşam kalitesini düşürdüğü gibi; kalp yetersizliği, kalp damar hastalığı ve felç gibi sorunlara neden olabildiğini belirten Prof. Dr. Sabri Demircan, bu sebeple özellikle kalp hastalarında tansiyon kontrolünün önemini vurguladı.
Kalp damar hastalıklardan korunma konusunda özellikle ailede kalp damar hastalığı olan kişilerin daha dikkatli olmaları gerekmekte olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sabri Demircan, önerilerini şöyle sıraladı:
“Risk faktörlerini bilmek, kalp hastalıklarına karşı korunmada önem taşır. Yaş, cinsiyet ve aile geçmişi değiştirilemeyen risk faktörleridir. Değiştirilebilir risk faktörleri arasında; sigara, stres, fazla kilo, hareketsiz yaşam ve yüksek tansiyon gibi hastalıklar yer alır. Sigara kalp hastalıklarına yakalanma riskini yükselttiği için sigaradan uzak durulmalıdır. Hareketli bir yaşama sahip olmak, egzersiz yapmak çok önemlidir. Haftada 5 gün 30-40 dakika boyunca egzersiz yapmak kalp hastalığına yakalanma riskini düşürdüğü gibi, kalp hastalığı olan kişilerde hastalığın ilerlemesini azaltır, tedaviye uyumunda faydalı etkiler sağlar. Adımsayarlarla günlük adım sayısı ortalamasını 7000 civarında tutmak kalp sağlığını olumlu etkilemektedir. Kilo kontrolü mutlaka sağlanmalıdır. Özellikle göbek bölgesi yağlı insanlar kalp hastalıkları açısından risk altındadır. Taze sebze, meyve, beyaz et, balık ve sağlıklı yağların tüketildiği Akdeniz tarzı beslenme alışkanlıkları edinilmelidir. Akdeniz tarzı beslenme kalp hastalıkları dahil birçok hastalık riskini azaltmaktadır. Stresten uzak durmak, yeterli ve düzenli uyku da kalp damar sağlığını korumaktadır.”
Hibya Haber Ajansı