Merkezi vücut ısısının 35 derecenin altına düşmesine ‘hipotermi’ denildiğini belirten Medical Park Karadeniz Hastanesi’nden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Nuh Kaya, “Vücut ısısının 32-35 derece arasında olması hafif, 28-32 derece arasında olması orta ve 28 dereceden düşük olması derin hipotermi olarak tanımlanmaktadır. Hipotermisi olan hasta öncelikle soğuk ortamdan uzaklaştırılmalı, ıslak giysileri çıkartılmalı, kuru giysiler veya battaniyelerle örtülmelidir. Vücut ısı kayıplarının büyük bir kısmı radyasyon yoluyla olduğu için ek olarak alüminyum folyo ve alüminyumlu battaniyelerle de sarılmalıdır” dedi.
Hipoterminin tanımını yapan Uzm. Dr. Kaya, “Merkezi vücut ısısının 35 derecenin altına düşmesine hipotermi denilir. Vücut ısısının 32-35 derece arasında olması hafif, 28-32 derece arasında olması orta ve 28 dereceden düşük olması ise derin hipotermi olarak tanımlanmaktadır. Kaza ya da afetler nedeniyle olumsuz iklim koşullarında uzun süre kalınması durumunda primer hipotermi veya termoregülasyon mekanizmalarının bozulduğu durumlarda sekonder hipotermi oluşabilir” diye konuştu.
Uzm. Dr. Kaya, hipotermiye karşı vücudun çeşitli telafi mekanizmalarının mevcut olduğunu ancak bunların etkinliklerinin sınırsız olmadığını dile getirerek, şu bilgileri paylaştı:
“Hipotalamik regülasyon vücut sıcaklığı 34 derecenin altına düştüğünde bozulmaya başlar ve 29 derecede tamamen kaybolur. Vazokonstruksiyon (damarlarda daralma) ile periferik (kalp dışındaki damarlar) dolaşımın azaltılması ortam ısısında oluşan 4 dereceye kadar değişikliklerin dengelenmesini sağlar. Diğer dengeleme mekanizması titreme vücut sıcaklığı 37 derecenin altına düştüğünde başlar, vücut sıcaklığı 31 derecenin altına indiğinde kaybolur. Titreme vücut ısı üretimini üç misli artırabilmekle birlikte vücut ısısının artırılması açısından etkinliği düşüktür. Çünkü titreme ile ısı üretimi artışı vücut yüzeylerine yakın bölgelerde oluşmaktadır ve bu nedenle üretilen ısının yaklaşık yüzde 75’i ortama verilmektedir.”
“Hayati tehlike söz konusudur”
Vücut ısısının 32 derecenin altına düşmediği hipotermilerin nispeten emniyetli olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Kaya, “Vücut ısısının 32 derece altına düştüğü durumlarda ise dengeleme (kompanzasyon) mekanizmaları tedricen devre dışı kaldıklarından vücut ısısı çevre sıcaklığına bağımlı hale gelmektedir. Bu durum ciddi hayati tehlike yaratmaktadır. Ancak hipoterminin fizyolojik etkileri vücut sıcaklığının düşüş miktarına, düşük olarak kaldığı süreye, düşüş hızına ve başka faktörlere bağlı olarak farklılıklar gösterir.” ifadelerini kullandı.
“Hipotermi derinleştikçe metabolizma hızı düşer”
Uzm. Dr. Kaya, hipoterminin başlangıç döneminde titreme, kas aktivitesi ve kas sertleşmesi nedeniyle metabolizma hızında artış meydana gelebileceğini ifade ederek, “Ancak daha sonra, hipotermi derinleştikçe metabolizma hızı düşer. Vücut ısısının 30 dereceye düşmesi oksijen tüketiminin yüzde 50, 20 dereceye düşmesi ise yüzde 80-90 azalmasına neden olur. Ritim bozuklukları, bilinç değişikliği, yüzeysel soluma, sindirim sistemi fonksiyonlarında azalma, kan viskozitesinde artış, trombosit fonksiyon ve sayısında azalmaya bağlı yaygın damar içi pıhtılaşma meydana gelir. Bu dönemde kullanılan ilaçların etki süresi de uzayabilir ve toksik seviyeye çıkabilir” açıklamasında bulundu.
“Islak giysiler çıkartılmalı”
Uzm. Dr. Kaya, hipotermisi olan bir kişiye uygulanabilecek ilk yardım yönergeleriyle ilgili şunları söyledi:
“Hipotermisi olan bir bireye yardım ederken, hasta öncelikle soğuk ortamdan uzaklaştırılmalı, ıslak giysileri çıkartılmalı, kuru giysiler veya battaniyelerle örtülmelidir. Vücut ısı kayıplarının büyük bir kısmı radyasyon yoluyla olduğu için ek olarak alüminyum folyo ve alüminyumlu battaniyelerle de sarılmalıdır. Isı kayıplarının yüzde 50’den fazlası baş-boyun bölgesinden olduğu için bu bölgelerin sarılması, örtülmesi ihmal edilmemelidir. Maske ile oksijen uygulanmalı, alkol içermeyen ılık içecekler verilmelidir. Hipotermi geçiren hastalara genellikle sıvı kaybı ve kan basıncı düşüklüğü de eşlik ettiği için damar yolundan derhal ısıtılmış serum (izotonik) başlanmalıdır. Ancak hipotermi sırasında artmış aritmi oluşturma potansiyelleri nedeniyle damar büzücü maddelerin kullanımından kaçınılmalıdır.”
“İlaç kullanımından kaçınılmalıdır”
Hipotermik hastalarda genellikle hiperglisemi (kan şekerinin yükselmesi) oluşmasına rağmen insülin kullanımından da kaçınılması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Nuh Kaya, “Hipotermi insüline karşı direnç oluşumuna neden olmaktadır. Bu ortamda insülin kullanıldığında kan glukoz düzeyinde önemli bir düşüş sağlanmazken biriken insülin vücut ısısının yükselmesi ile birlikte ciddi hipoglisemi (bireyin kan şekeri seviyesinin normal değerlerinden daha düşük olması durumu) oluşturabilmektedir. Aynı problem uygulanacak tüm ilaçlar için geçerli olduğundan hipotermik dönemde ilaç kullanımından mümkün olduğunca kaçınılmalı ve uygulanması gereken ilaçlar mümkün olan en düşük dozlarda uygulanmalıdır” diyerek sözlerini noktaladı.
Hibya Haber Ajansı